Fotografta Kompozisyon*
Hasip Pektaş
John Berger: ”Fotograf, vizörden bakan gözün ve beynin, gördüğünü özümlemesi, bu görünüşü yorumlayarak en iyi biçimiyle saptamasıdır.”
Fotografın öz ve biçime ilişkin sorunlarının çözümlenmesi, konuya sanatsal açıdan yaklaşan kişilerin fotografın temel ilkelerini ve estetik kurallarını bilmelerine bağlıdır.
Sabit Kalfagil: “Fotografı sanat yapan, mesajda belli bir duygu yoğunluğunun bulunmasıdır. Fotografçıyı sanatçı yapan
ise mesajı iletmedeki özgünlük, kişiselliktir.”
Ansel Adams; Dünyanın özünü keşfeden, damıtarak yorumlayan fotografçılar için Fotoşair deyimini kullanır. Fotoşairlerin yapıtını ise, usta ressamların, müzisyenlerin ve şairlerin yapıtlarına benzetir.
Hasip Pektaş, Fotograf Dernekleri 1. Ulusal Yarışması, Saydam “Başarı Ödülü”. 1988.
Fotografı estetik kurallara bağlı kalarak çerçevelemek, doğru zamanda, doğru açıdan bakabilmek bir birikim gerektirir.
Resim, grafik ve heykelle de ilgilenen Man Ray, Moholy-Nagy gibi sanatçılar fotografın sınırlarını zorlamış, yaratıcı çabalarıyla özgün yapıtlar yaratmıştır. Picasso da tarzını yansıtır.
Bir sanat yapıtının evrensel dile ulaşabilmesi onun anlatım gücüne ve biçimsel yapısına bağlıdır.
Diğer sanat dallarında olduğu gibi fotografta da etkin bir anlatıma ulaşmak için belirli kompozisyon ilkelerinden yararlanılır.
* Fotografı oluşturan ögelerin yeri, büyüklüğü, hareketi, birbiriyle olan ilişkisi, anlatımı etkili kılacak şekilde düzenlenmişse kompozisyon çözümlenmiş demektir.
Başarılı bir kompozisyon için kesin kurallar yoktur fakat fotograf çekenlere yol gösterecek bazı ipuçları verilebilir.
* Fotografı oluşturan ögelerin yerleşiminde uyumsuzluk varsa görsel etki zayıflar, ilgi dağılır.
* Dengeli bir kompozisyon fotografı canlı tutar, belleğe yerleşmesini sağlar.
* İçeriğin biçimle bütünleşmesini, mesajın anlaşılır ve etkin şekilde verilmesini belirginlik sağlar. Belirginlik; yalın anlatım, dengeli ve uyumlu seçimle oluşur. Yalınlık, ana konu dışı ögelerin ayıklanmasıdır.
* Ana ögelerin daire, kare, üçgen gibi bilinen biçimler oluşturacak şekilde düzenlenmesi belirginliği artırır.
* Bazı ögeleri öne çıkararak zıtlık elde edilebilir. Böylece tekdüzelik ortadan kalkar, canlılık oluşur. Ana konunun rengi, zeminden ve diğer ögelerden açık ya da koyu ise; konu ayrışacak, ilgi çekecektir.
* Konunun önünün veya arkasının netsiz yapılması bir tür ayıklamadır. Ana konu belirginleşir, keskinleşir. Konunun tamamının netsiz olması ise soyut lekeler oluşturur.
* Ögelerden benzer özellikler taşıyanların ritmik tekrarı etkileyici olabilir.
* Fotograftaki keskinlik, doğrudan gelen ışık ile artar, dolaylı ışık ile yumuşar.
* Doku, fotografa derinlik kattığı gibi farklı psikolojik etkiler de yaratır. Sert dokular yakınlık, yumuşak dokular uzaklık duygusu uyandırır.
* İzleyici ile iletişim kurmada önemli olan yaşam ögesine yer verilmesi, fotografa canlılık katar. Fotografa yakınlaşma sağlar.
Yol gösterici olabilecek bazı öneriler:
* Hareket eden nesnelerin hareket yönünde, portrelerde ise bakış yönünde yeteri kadar boşluk bırakılmalıdır.
* Fotograf karesi içinde, sokak levhası, mağaza tabelası gibi yazısal ögelerin yer alması ana konuya olan ilgiyi dağıtır.
* Figür çalışmalarında vücudun tamamı çerçeve içine sığmıyorsa eklem yerlerinden değil, eklemler arasından kesilmelidir.
* Fotografta yer alan biçimlerin, çizgilerin köşelerden değil, köşelere yakın yerlerden girmesi daha anlamlıdır.
* Ana konunun, öz ve biçim yönünden ortak yanlar taşıyan nesnelerce çerçevelenmesi fotografı ilginç yapar.
* İnsan fotografı çekmenin güç olduğu söylenir. Onlara saygıyla yaklaşmak, konuşmak, önce güvenlerini kazanmak, sonra çekime geçmek işi kolaylaştırır.
Sonuç olarak fotografı yaratan kişinin yaptığından haz duyması, duygu ve düşüncelerini anlatırken içten olması, araştırıcı bir kimlikle yaratması, bunun için de kuşkusuz çok çalışması gerekmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder