21 Kasım 2021 Pazar

 Exlibris Ustası Hasip Pektaş*

Prof. Dr. Sıtkı M. Erinç **


Yaklaşık son on yıldır Türk sanat yaşamında farklı bir etkinliğin önderliğini yapıyor Hasip Pektaş. Sanatsal ve kültürel ortamda fazla bir yeri bulunmayan, pek azımızın sözcük olarak belleğimizin köşesinde kaldığını fark ettiğimiz Exlibris, Pektaş sayesinde gün yüzüne çıkmış, çıkabilmiş gibidir.

Sadece ülkemizde yeni bir sanat dalına can vermekle kalmayan, aynı zamanda uluslararası etkinliklerde hem ulusumuzun adını, hem de kendi adını, son derece başarılı bir şekilde duyuran Pektaş, inanıyorum ki, nice zamandır, Exlibris koleksiyoncuları için de aranan bir imza olmuştur.

Exlibris, üretildiği ilk dönemdeki işlevini tamamen yitirmiş olmasına karşın, varlığının ret edilemez gücü ve hatta bu varlığın gösterişsiz görkemi ona, yeni iş görüler yüklemiş ve yine ayakta kalmasını olanaklı kılmıştır.

Exlibrisleri ayakta tutan, onlardaki fantastik gerçekliktir ki bu niteliği, sanatçısına da farklı bir sorumluluk yüklemektedir ister istemez. Örnegin, Pektaş’ın 1997’lerde yaptıgı “Exlibris Hüseyin Hüsnü Tekışık”, bakılır, hatta temaşa edilir bir resim degildir, bundan fazladır, okunur, içinde turlanır bir yapıttır. Okuyabilmek için de, hem Tekışık’ı bilmek, tanımak, hem de resim dilini öğrenmiş olmak gerekir. Ancak bundan sonra hem düşümüz, düş gücümüz devreye girer, hem de sanatçının teknik gücü, kültürel boyutu...

Bu resimler artık satılık degildir (keşke olsa). Bu resimler, resim olarak anılmaz (iyi ki). Bunlar, boyutlarının üzerine taşan, benzer resimlerden pek çok nedenle ayrıcalık gösteren birer yapıttır ve bu farklılıkları ‘Exlibris’ adı tanımlar ve sergiler.

Hasip Pektaş’ın Prens Takahito Mikasa için 1998 yılında yapmış olduğu Exlibris, gerçeküstü bir espri içinde, kök salmış ulu çınarların evrensellik adına neyi imlediğini, adeta tek bir lekeyle ortaya çıkarabilmektedir. Bunu sayın Prens hak eder mi bilemem ama, Hasip Pektaş böylesine bir anlam yükünü, böylesine yalın bir şiirsellikle ortaya koyduğu için pek çok övgüyü hak eder.

Sanatçı, sadece Exlibris üretmekle yetinmediğini, onun tarihi ve kuramsal yönüne de gönül verdigini yaptıgı pek çok çalışmayla ortaya koymuş bulunmaktadır. Bu konuda bir kitabı, sayılamayacak kadar çok konferansı ve makalesi oldugunu da özellikle belirtmek gerekir kanısındayım.

Ankara Exlibris Derneği kurucu üyesi olan Pektaş, 1996 yılında yapılan üçüncü İtalya-Türkiye Exlibris Bienali’nde de birincilik ödülünü ülkemize getirmiştir. Bu ödül, böylesine yeni bir alanda ilk ödül olduğu için ne kadar kıvanç duysak yeridir diye düşünüyorum.

Resim sanatında büyük boyutların pek rağbette olduğu günümüzde, küçük alanları böylesine derinlemesine kullanabilmek, sadece sanatçının degil, aynı zamanda alıcısının da düş gücünü daha zenginleştirmekte, anlatım dilini daha yogunlaştırmaktadır. Bu bakımdan da Pektaş’ın egittiği gençlerin, genç sanatçı adaylarının hocalarına gönül borcu olduguna inanıyorum.

Daha başarılı bir gelecekten emin olarak sayın Hasip Pektaş’ı bir kez daha içtenlikle kutlamak isterim.

* Hasip Pektaş İstanbul Emlakbank Sanat Galerisi'ndeki Exlibris Sergisi Katalog yazısı (1999)
** Prof. Dr. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Ögretim Üyesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Memleketi Göresim Var / Şiir

Memleketi Göresim Var Hasip Pektaş Şöyle alıp başımı bi gedesim var. dağ bayır demeden dolaşasım, çocukluğumun geçtiği yerleri, Ermenek’i ço...