Ekslibrisin Tarihi Gelişimi
Prof. Dr. Hasip Pektaş*
Araştırmacılar, ekslibrisin ilk ve en eski örneğinin M.Ö. 1400 yıllarında açık mavi renk bir fayans üzerine yapıldığını ve Mısır kralı III. Amenhotep’in (diğer adıyla Firavun III. Amenhophis) kitaplığına ait olduğunu açıklıyorlar. 62 x 38 x 4,5 mm. boyutundaki bu levhanın papirüs rulolarını korumak için kullanılan ağaç sandıklara takıldığı tahmin ediliyor. Çok uzun bir geleneğe sahip olan ekslibrisin, M.Ö. 600 yıllarında yaşamış, kültür ve sanata büyük önem veren Asur Kralı Asurbanipal zamanından kaldığı da söylenmektedir.
Mısır kralı III. Amenhotep’in (diğer adıyla Firavun III. Amenhophis) kitaplığı ekslibris seramik levha
Avrupa’da 15. yüzyılın ortalarında Gutenberg’in matbaayı icat etmesinden önce kitaplar, manastırlarda elle yazılıyordu. Elle yazılmış sınırlı sayıdaki kitapların sahipleri bazen kitap kapağının içine kendi özelliklerine uygun armalar koymayı adet edinmişlerdir. Bu kitaplar, çalınmasından korkulduğu için kütüphanelerdeki masaların ayaklarına bile zincirlenmişlerdir. Gutenberg’le birlikte kitaplıkların çoğalmasıyla ekslibrise olan gereksinim daha da artmıştır.
Gerçek anlamda ilk ekslibrisin 15. yüzyılın üçüncü çeyreğinde Güney Almanya’da kullanıldığı bilinmektedir. Araştırmacılara göre bunlardan ikisi, Hildebrand Brandenburg ve Wilhelm von Zell isimli kitap sahiplerinin adına yapılmıştır. Bu ekslibrisler ağaç üzerine elle boyanmış basit bir arma ve sahibinin eliyle yazılmış bir sözden oluşmaktadır. Yazıda; Almanya’da Buxheim Manastırı’na armağan edilmiş olan bu kitapların sahiplerinin ruhu için dua edilmesi yalvarılmaktadır. Üzerinde Brandenburg ailesi arması olarak da bilinen burnu halkalı bir öküzün yer aldığı kalkanı tutmakta olan meleğin resimlendiği ekslibrisin boyutu; 63,5 x 63,5 mm’dir. 1470-1480 yılları arasında yapılmış olan bu yazısız ekslibris atık kağıtlara basılmış ve elle renklendirilmiştir.
Aynı zamana ait ilk ekslibrislerden bir diğeri ise, 1450 yıllarında “Igler” / kirpici (Almanca hedgedog) takma adıyla bilinen Alman papaz Johannes Knabensberg için yapılan ve çayırdaki çiçeği ısıran bir kirpinin resimlendiği ekslibristir. Ekslibrisin üst kısmında bir şerit içinde “Hanns Igler, kirpi sizi öpebilir” (Hans Igler das dich ein Igel kuss) sözcükleri yer almaktadır. Buradaki amaç, kitabı ödünç alan kişiye, kitabı geri getirdiğinde öpücükle ödüllendirilebileceğini, aksi takdirde kirpinin oklarına hedef olacağını espiriyle hatırlatmaktır. Siyah mürekkeple yapılmış olan, fakat üzerinden yüzyıllar geçmesiyle kahverengiye dönüşen bu ilk ekslibris, bugünkü standart boyutlardan büyük olup; 190 x 140 mm’dir.
16. yüzyılda Almanya’da altın çağını yaşayan ekslibris, aynı yüzyılda diğer Avrupa ülkelerinde de görülmüştür. İngiltere’de ilk ekslibrisin 1500’lerin başında Thomas Cardinal Wolsey ve 1574’de Sir Nicholas Bacon için yapıldığı; Fransa’da ise 1529’da Jean Bertaud ve 1574’de Autun piskoposu Charles Ailleboust için yapıldığı saptanmıştır. Amerika’da görülen ilk ekslibris ise 1629 yılında Henry Dunster ve 1642 yılında Stephen Daye (Keenan, 2003, s.13) için yapılanlardır. Ekslibris, 1585’de Portekiz’de, 1588’de İspanya’da görülmüştür. İtalya’da ise 18. yüzyılda ortaya çıkmıştır.
16. yüzyıldan itibaren kitapların çoğalmasıyla yaygınlaşan ekslibrisler, ünlü sanatçılar tarafından da yapılmıştır. Albrecht Dürer’in (1471-1528), 1525 yılına kadar zamanın ünlü devlet ve bilim adamı Willibald Pirckheimer ve Hektor Pömer için yirmi bir sayfa ekslibris yaptığı bilinmektedir. Albrecht Dürer, arkadaşı Willibald Pirckheimer için ağaç baskı tekniği ile yaptığı hanedan armasında bereket sembolü olan boynuz içinde üzüm ve şarap resimlemiştir. Albrecht Dürer, çömert biri olan Pirckheimer’in bu ekslibrisinde “kendisi ve arkadaşları için” anlamına gelen “SIBI ET AMICIS” yazısını da kullanmış; böylece bu kitaplardan Pirckheimer’in arkadaşlarının da yararlanabileceğini ifade etmiştir. İsmin önündeki Latince “LIBER” sözcüğü ise “Willibald’ın kitapları” anlamına gelmektedir. Liber yerine daha sonraları Ex Libris sözcüğü kullanılmaya başlanmıştır. 1503 öncesi yapılan bu ekslibrisin boyutu 149 x 119 mm’dir. Albrecht Dürer’in Willibald Pirckheimer için 1524’de yaptığı ve portresinin yer aldığı gravür ekslibrisi (181 x 100 mm), British Museum’daki Pirckheimer Kütüphanesi kitaplarında görmek mümkündür.
Albrecht Dürer’in yanı sıra “küçük öğretmenler” diye bilinen bir grup sanatçı da arkadaşlarının ve kitapseverlerin istekleri doğrultusunda ekslibrisler yapmışlardır. Onlara küçük denmesinin nedeni yaptıklarının küçük boyutlu olmasındandır. Ayrıca; Lucas Cranach (1472-1553), Hans the Elder Burkhmair (1473-1531), Hans Baldung (Grien) (1484-1545), Hans Holbein (1497-1543), Barthel Beham (1502-1540) ve Jost Amman (1539-1591) bu sanatın doruğunu yaşadığı o dönemlerin önemli isimlerindendir.
Çeşitli eğilimlere ve sosyal çevreye göre de farklılıklar gösteren ekslibrisler, 17. yüzyıl Almanya’sında çok önemli kitaplıklara sahip manastırlar, kiliseler, papazlar, prensler ve zengin aileler için yapılmıştır. Bazı kitap sahipleri, üzerinde isimlerinin yer aldığı bu küçük yaprakları kitaplarına yapıştırken, bazıları sadece arma olarak kullanmışlardır. Özellikle Güney Avrupa’daki bir grup kitap sahibi, “supra libros” denilen ve deri kaplı kitap kapaklarının üzerine presle yapılan kabartmalar, işaretler ve armalar yaptırmışlardır.
Ekslibrisler, ortaya çıkışından 17. yüzyılın ilk yarısına kadar daha çok arma teması içermekteydi. Orta Çağ’dan itibaren silah, zırh ve kalkanlarda, içinde gizlediği süvarinin uzaktan bile tanınmasına izin verecek şekilde ayırt edici işaretler bulunurdu. Bu silahlar ve malzemeler, kitaplık sahibi kültürlü insanlar arasında bir sahiplik işareti ya da kitap sahibini daha çabuk tanıtan bir flama olarak kabul görmüştü. Kişinin ismini belirtecek bir yazıya da ihtiyaç duyulmuyordu. O dönemde arma temalı ekslibrislere yönelinmesinin nedeni buna bağlanabilir. İsviçreli gravür ustası Jost Ammann’ın 1570’de Melchior Schedel için yaptığı orijinal ağaç baskı, 35.4 x 24 cm boyutuyla ilk bakıldığında bir ekslibris olarak düşünülmeyebilir. Haneden arması görünümlü bu ekslibris daha sonraları aileden biri tarafından isim değişikliği yapılarak (ilk ismin yerine Sebastian yazılarak) ve elle renklendirilerek kullanılmıştır.
17. yüzyıl ortalarına kadar Fransa’da fazla rağbet görmeyen ekslibris, 18. yüzyılda ciltçilik sanatının gelişmesiyle tekrar ortaya çıkmıştır. Bu arada birçok ünlü kişi de bu sanata ilgi duymuştur. XV. Luis ve gözdesi Pompadour Markizi, Kimyacı Antoine Laurent Lavoisier, Başkan Henault, Yazar Kont de Mirabeau gibi o zamanın önemli kişileri ekslibris yaptırmışlardır.
Ekslibrislerde 20. yüzyıla kadar pek çok örge (motif) yer almıştır. Armalar, 19. yüzyıla kadar en çok kullanılan örgeler olmuştur. Bunların üzerine sahibinin adı yanında bir özdeyiş veya parola da eklenmiştir. 15. yüzyıl ekslibrislerinde Gotik tarzdaki yazıların etkisi görülür. 16. yüzyılda ise Rönesans’ın etkisiyle armaların çevresi mimari örgeler ve çerçevelerle süslenmiştir. Bunun yanında tipografik ve portreye yönelik ekslibrisler de ortaya çıkmıştır.
17. yüzyıl ekslibrislerinde Barok dönemin etkisi görülmüştür. Dini ve erotik konularda resimler yapılmış, betimlemeler ve bezemeler daha çok kullanılmaya başlanmıştır. Önceleri sadece mimari figürler kullanılırken zamanla İtalyan üslubunun etkisiyle küçük melek resimleri, figürler ve doğadan çiçekler kullanılmaya başlanmıştır. Sipariş veren kişinin mesleğinin kolayca anlaşıldığı “soyluluk arması” yanında yaşam anlayışına uygun bir tavır da yer almıştır.
18. yüzyıldan itibaren ise doğa ve iç mekan betimlemelerine yönelinmiş, bu mekanlar bazen fantastik öğeler, bazen kitabın bulunduğu kitaplıktan görüntüler şeklinde resimlenmiştir. Bu dönemin ekslibrislerinin bir kısmını, o günün sanat anlayışına uygun olarak, deniz kabukları ve sarmal çiçek örgeleri süslemiştir.
Başlangıçta yalın bir isim ve sembolden oluşan ekslibrisler, 18. yüzyıl sonlarında büyük kütüphanelerin vazçgeçilmez uygulamaları arasında yer almıştır. Zaman zaman kitap kapağı içindeki el yazısı notlarla bütünleşen çalışmalar da görülmüştür.
19. yüzyılda endüstri devrimiyle kitabın varlığı güçlenmiş, hızlı baskı teknolojisinin bulunmasıyla bilimsel, ekonomik gelişmenin, entellektüel değişmenin temelleri atılmıştır. Sadece özel kitaplıklar gelişmemiş, büyük kütüphaneler de kurulmuştur. Artık görülmemiş sayıda kitap üretilmeye başlanmıştır. Kitap basımının artmasıyla birlikte her kitaba ve kitap sahibine özgü tasarımlar yerine daha dar anlamda, basit mühürler, damgalar, ekslibris olarak kullanılmaya başlanmıştır. Fakat herşeye karşın, sosyal çevreye göre değişim gösteren farklı eğilimler, özgün çalışmalar hep görülmüştür.
19. yüzyılın sonlarında ise ekslibris sanatında yeni bir canlanma yaşanmış, hatta kitlelere yönelik çalışmalar yapılmıştır. Bu dönemde ekslibris koleksiyonculuğu keşfedilmiş ve yaygınlaşmıştır. Bu alanın öncüsü olarak Köln’lü antikacı Heinrich Lempertz gösterilebilir. Lempertz, 1850 yıllarında topladığı ekslibrisleri “Kitap Ticaretinin Tarihi İle İlgili Resimli Kitaplar, Sanatlar ve Meslekler” isimli bir kitapta yayımlamıştır. O yıllarda eski Alman sanatına ve unutulmak üzere olan “Heraldic Ekslibris” (Hanedan Arması) çalışmalarına ilgi tekrar artmıştır. Artık sadece kitaplara yapıştırmak düşüncesiyle yapılmayıp, biriktirme ve değiştirme objeleri olarak da kullanılmaya başlanan ekslibrisler, kitaba özgü bir işaret olmaktan çıkıp, özgün bir grafik çalışma olarak da bağımsızlaşmıştır. Bu konuda kuramsal araştırmalar yapılmaya, kitap ve dergiler yayımlanmaya ve koleksiyoncularının toplandığı dernekler kurulmaya başlanmıştır.
1880 yılında İngiltere’de, daha sonraları Tabley Lord’u diye de anılan J. Leicester Warren tarafından “Warren’in Rehberi” olarak da bilinen, “Ekslibris Çalışmaları İçin Bir Rehber” hazırlanmış; sanatçılara, ekslibris sınıflamasına ve eski örneklere yer verilmiştir. (Castle, 1893, s. 16). Ve onbir yıl sonra 1891 yılında Londra’da “Ekslibris Topluluğu” adında ilk koleksiyoncular derneği kurulmuştur. (Butler, 1990, s. 10). 1891’de Almanya’da, 1894’de Fransa’da, 1908’de İsviçre ve İtalya’da, 1918’de ise Belçika’da kurulan ekslibris dernekleri, basılmış kitaplarıyla, eğitici bülten ve belgeleriyle ekslibris için önemli gelişmeler sağlamışlardır. Zamanla bu dernekler çoğalmış, üyelerinin ülke sınırlarını aşacak boyutta ekslibris değişiminde bulunabilmeleri için dergiler, adres listeleri yayımlamışlar, yarışmalar düzenlemişlerdir.
İlk Uluslararası Ekslibris Kongresi 1953 yılında Avusturya’da Kufstein’de yapılmıştır. 1954’de İsviçre’de Lugano’da, 1955’de Belçika’da Antwerp’de, 1956’da Almanya’da Frankfurt’da, 1957’de Hollanda’da Amsterdam’da, 1958’de İspanya’da Barselona’da, 1960’da Avusturya’da Viyana’da, 1961’de Almanya’da Leipzig’de, 1962’de Fransa’da Paris’de, 1964’de Polonya ‘da Krakow’da ve 1966’da Almanya’da Hamburg’da yapılan kongreler, 1966’da kurulan Uluslararası Amatör Ekslibris Dernekleri Federasyonu (FISAE) tarafından resmi olarak yapılmaktadır.
1900 yıllarında birçok sanatçı, yeni arayışlara yönelmiş, uygulamalı sanatların tarz ve yaklaşımlarını ekslibrislere de yansıtmışlardır. “Jugendstilkünstler” de denilen yeni stilin bu Alman sanatçıları; Daniel Nikolaws Chodowiecki (1726-1801), Hans Thoma (1839-1924), Max Klinger (1857-1920), Lovis Corinth (1858-1925), Max Slevogt (1868-1932), Max Liebermann (1847-1935), Fidus d.i. Hugo Höppene (1868-1948), Emil Orlik (1870-1932), Heinrich Vogeler (1872-1942), Alfred Kubin (1877-1959) ve Franz Marc (1880-1916)’dır. Bunlara Gustav Klimt (1862-1918), Franz von Stuck 1863-1928), Fritz Erler (1868-1940), Julius Diez (1870-1957), Mathilde Ade (1877-1953) ve Willi Geiger (1878-1971) gibi sanatçılar da eklenebilir. Resim sanatının önemli isimleri, aynı zamanda ekslibris çalışmaları da yapmışlardır. Bunlardan ilk akla gelenler Edvard Munch (1863-1944), Kaethe Kollwitz (1867-1945), Emil Nolde (1867-1956), Paul Klee (1879-1940), Pablo Picasso (1881-1973), Karl Schmidt – Rottluff (1884-1976), Oscar Kokoschka (1888-1980) ve Frans Masareel (1889-1972)’dir.
Ekslibris sanatçısı olarak çok sayıda ekslibris yapan Willi Geiger, resim alanında da yetkinliğini korumuştur. Ayrıca yaşamın her kesiminden bazı kişiler eklibrisi kullanmışlardır. Bunlardan bazıları; ABD başkanlarından George Washington (1732-1799), Franklin D. Roosevelt (1882-1945), yazar Jack London (1876-1916), yapımcı, yönetmen, senarist Walt Disney (1901-1966), oyuncu Gloria Swanson (1899-1983), Alman devlet adamı Otto von Bismarck (1815-1898), Avusturyalı nörolog Sigmund Freud (1856-1939), Fransız asker ve siyasetçi Charles de Gaulle (1890-1970), kimyacı Antoine Lavoisier (1743-1794), İngiliz yönetmen, oyuncu ve yazar Charlie Chaplin (1989-1977), filozof William Penn (1644-1718), yazar Charles Dickens (1836-1858), Kraliçe II. Elizabeth (1926-), İskoç yazar Arthur Conan Doyle (1859-1930), İtalyan devlet adamı Mussolini (1883-1945).
Günümüz ekslibris sanatçılarıyla çok geniş bir yelpaze oluşturmak mümkündür. Çukur baskı / gravür ekslibrisleriyle Beyaz Rusya’dan Juri Jakovenko, Ivan Rusachek, Anna Tikhonova, Aleksandr Ulybin, Bosna-Hersek’ten Mirsad Konstantinovic, Bulgaristan’dan Veselin Damyanov-Ves, Marin Gruev, Julian Dimitrov Jordanov, Onnik Karanfilian, Hristo Naidenov, Eduard Georgiev Penkov, Peter Velikov, Çek Cumhuriyeti’nden Jiri Brazda, Vladimir Gazovic, Robert Jancovic, Karel Zeman, Estonya’dan Lembit Löhmus, Juri Orlov, Hollanda’dan Anneke Kuyper, Wim Zwiers, İngiltere’den Peter Ford, İtalya’dan Maria Maddalena Tuccelli, Japonya’dan Katsunori Hamanishi, Takeshi Katori, Yukio Maekawa, Ichibun Sugimoto, Akira Tokuchou, Shigeki Tomura, Man Zhuang, Latvia’dan Natalija Cernetsova, Litvanya’dan Valentinas Ajauskas, Polonya’dan Marcin Bialas, Hanna T. Glowacka, Piotr Gojowy, Wojciech Luczak, Elzbieta Radzikowska, Rusya’dan Alexei Bobrusov, Yuri Borovitsky, Olga Keleynikova, Andrey Machanov, Sergey Nesterchuk, Yuri Nozdrin, Irina Yelagina, Viladimir Zuev, Sırbistan’dan Ivan Miladinovic, Slovakya’dan Peter Augustovic, Igor Benca, Karol Felix, Ukrayna’dan Oleg Denisenko, Sergey Hrapov, Sergiy Ivanov, Konstantin Kalynovych, Ağaç baskı, linolyum gibi yüksek baskı ekslibrisleriyle Almanya’dan Ulla Günther, Axel Vater, Arjantin’den Mauricio Schvarzman, Avusturya’dan Veronika Kyral, Ottmar Premstaller, Belçika’dan Frank-Ivo Van Damme, Gerard Gaudaen, Mark Severin, Brezilya’dan Marcos Babtista Varela, Bulgaristan’dan Peter Lazarov, Çek Cumhuriyeti’nden Miroslav Houra, Martin Manojlin, Çin’den Hao Chen, Mingming Niu, Zhou Dong Shen, Fransa’dan Jean Marcel Bertrand, Polonyo’dan Lukasz Cywicki, Ryszard Tobianski, Rusya’dan Evgenij Bortnikov, Anatolia Kalaschnikow, Valeriy Pokatov, Mikhail Verkholantsev, Ukrayna’dan Arkady Pugachevsky, Gennady Pugachevsky, taşbaskı / litografi ekslibrisleriyle Çek Cumhuriyeti’nden Karel Benes, Marcel Hascic, Vladimir Suchanek, Slovakya’dan Vladimir Gazovic, Çin’den Hao Chen, serigrafi baskı ekslibrisleriyle Belçika’dan Martin R. Baeyens, Japonya’dan Masao Ohba, Çin’den Xiaozhuang Dong, Jing Zhang, bilgisayar tasarımı ekslibrisleriyle Avusturya’dan Karoline Riha, Belçika’dan Martin R. Baeyens, Christine Deboosere, Sylvia Dehuysser, Kurt Herman, Ann Kestens, Sophie Vael, İsrail’den Rafi Münz, Polonya’dan, Krzysztof Marek Bak, Sırbistan’dan Rastko Ciric, Ukrayna’dan Alexandrovich Vigovsky Ruslan dikkat çeken sanatçılardır.
* İstinye Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Görsel İletişim Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi,
İstanbul Ekslibris Derneği Başkanı, İstanbul Ekslibris Müzesi Müdürü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder