Öğretmen, Anlamına Uygun Kişi Demektir / Anılar 5
Hasip Pektaş, Ekim 2024
“Öğretmen”, görevi “öğretmek” olan kişi demektir. Ne öğreteceği bilgi dağarcığına bağlıdır. O bir fabrika işçisi gibi rutin şeyleri yapan kişi olamaz. Önce kendi meraklı olacak ki öğrencilerini meraklandırabilsin. Kısaca rol model olacak ki yıllarca unutulmayacak. Kaçımız ben bunu ilkokul öğretmenimden öğrendim diyebilir? Semire Yılmaz diyebimekte. Bu anı aslında Semire'nin ama beni o kadar duygulandırdı ki kalem almadan edemezdim. Tarihe not düşülecek bir olay çünkü.
Bu anı belki öğretmenlik mesleğini çok sevmemden, belki öğretmenliğini layıkıyla yapan birine rastlamaktan, belki de tanınması için yıllarımı verdiğim "ekslibris" in bir köy öğretmeni tarafından öğretiliyor olduğunu duymaktan çok anlamlı ve çok değerlidir.
Çukurova Üniversitesi, İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Semire Yılmaz'dan bir mail aldım. "Mezuniyet projem kapsamında, Ekslibris Sanatıyla ilgili sizinle konuşmak, sanatı yakından tanımak istiyorum. Dönüş yaparsanız çok sevinirim." diyordu. Sorularını yazmasını istedim. İyi de hazırlanmış. Belli ki araştırmış. Kısa sürede uzun yanıtlarımı yolladım. Bir de; "Sevgili Semire, beni iyi çalıştırdın. Hadi bakalım umarım işine yarar. Ekslibrisi nasıl öğrendin? Nerden aklına geldi mezuniyet projesi için? Görselleri nasıl halledeceksin? En önemlisi Raporun bittiğinde bir kopya da bizim için çoğaltıp bana yolla lütfen. Müzeye koyacağım. Diğer tezlerin yanına. http://www.aed.org.tr/tr/tezler/" dedim. Yanıt gecikmedi: "Merhaba Hocam, Anlattığınız tüm deneyimler ve verdiğiniz cevaplar benim için çok önemliydi. Benimle paylaştığınız için teşekkür ederim. Fotoğraf için de sizlerden, kendi fotoğrafınızı ve birkaç tane bu sanat ile benimle paylaşmak istediğiniz fotoğrafları isteyecektim ( hiçbir yerde paylaşılmamış olursa benim için daha iyi olur) Haberim hazır olduğunda mutlaka sizinle paylaşacağım. Bu konuyu seçme sebebimi size tüm şeffaflığı ile anlatmak isterim. İlkokul 3. Sınıftayken, kimsenin okumadığı bir hikaye kitabını okuduğum için çok sevdiğim bir öğretmenim (Bu sanata ilgi duyuyordu) benim defterime ekslibris sanatı ile ismimi yazıp kitabımı süslemişti, çok özen göstermişti. Tabi ben bu sanatın adını bilmiyordum. Açıkça söyleyeyim böyle bir sanat olduğunu bile çok sonradan öğrendim. O öğretmenimin yaptığı son dersti ve bana anı olarak kalacaktı. Köy okulunda olduğum ve öğretmenimi bir daha göremeyecegimi bildiğim için o benim çok güzel bir anı, hatıra olarak kalacaktı. Ancak o dönemde akran zorbalığına maruz kaldığım için, eve döndükten sonra kitabımın o sayfasını yırtıldığını gördüm. Çok üzüldüm. Ara sıra aklıma gelir ve üzülürüm. Mezuniyet projemle ilgili haber konusu üzerine düşünürken, sanırım biraz fazla geriye gittim ve aklıma bu anı geldi. Araştırdım ve bu alanda sizin önde gelen isimlerden biri olduğunuzu öğrendim. Sizinle iletişime geçtim. Çok teşekkür ederim verdiğiniz cevaplar için."
Çocuk şimdi beni yüreğimden vurdun. Kim etkilenmez? "O öğretmenin adını adresini istiyorum. Ne yap ne et bul lütfen. Sevgiler." yazdım. Ama ağlamaklı oldum. Bu satırları yazarken de gözlerim nemlendi. 1971 yılında ilkokul öğretmenliği yaptığım Çorum Sungurlu Körkü Köyü'ne gittim bir an. Bahçede suluboya resim yaparken çocukların etrafımı sargası geldi gözümün önüne.
Umarım o değerli öğretmene ulaşırım. Haberleşirim. Onun elinden de kalbinden de öpmek isterim. Ne mutlu eğitim ordusunda böyle duyarlı, sorumluluk sahibi öğretmenler hala var. Olmasın mı? Atatürk boşuna mı emanet etmiş bizleri öğretmenlere. "Öğretmenler; Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır." ve de "Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır." diye boşuna mı demiş yüce önderimiz.
Devamını o adını bile bilmediğim öğretmen ile tanıştıktan sonra yazacağım. Beklemedeyim.